Sunday, July 25, 2010

Pino



Galatasaray'ın yeni transferi Pino, kariyerindeki süreksizliği ve disiplinsizliği ile öne çıkan bir isim. Pino'nun transferi taraftarımızı büyük hayal kırıklığına uğratmakla beraber, gelecek transferler konusundada ümitlerini yitirdi.

Kendisine takılan "sihirbaz" lakabı Fransız bası Pino'nun lakabı ile alakalı olarak yazdığı yazıda "Kulüp resmi sitesinde Pino için El Mago (sihirbaz) ifadesini kullandı ama büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilirler" cümleleri ile, Pino'nun sihiri
ile dalga geçmiştir.

Kendi milli takımına son 2 senede sadece 2 kere çağrılmış olması bile zaten Kolombiya milli takımının onun "büyüsüne" ihtiyacı olmadığını gösteriyor. Son 2 senede Dünya Kupası elemeleri olduğunu hatırlatırım, bu dönemde dahi, sadece kadro derinliği için bile düşünülmeyen bir oyuncunun Galatasaray'a ne katkısı olur? Bence olmaz. Ama hepberaber bekleyip göreceğiz. Eski takımı Monaco'da dahi geçtiğimiz sezon 9 maçta ilk 11 başlayabilmiş olması da gerçekten can sıkıcı. Monaco, Galatasaray'dan büyük bir takım değil hatta küçük bile sayılır. Artık Monaco prensesine mi yazdı, yoksa gerçekten sınırlı bir oyuncu mu bilemiyorum, ama görünen o ki bu dikiş pek tutmayacak.

Pino, en önemli özelliğin nedir diye sorulduğunda; "Topla olan süratim, ve bireysel yeteneğim" diye cevap veriyor ve ardından ekliyor, "Bireysel yeteneğim daha ağır basıyor". Anlaşılan arkadaş pek takım oyunu sevmiyor. Takım oyunu sevmeyen bir oyuncuya Galatasarat futbol TAKIMININ ne ihtiacı var? Ama biz severiz böyle oyuncu, yıllarca gölgesine çalım atan Hasan Şas'la mücadele ettik, geçen sene kendini topu aldığında daima 3 oyuncu geçmekle şartlayan bir Keita ile geçirdik. Tabii bu iki oyuncun hakkını yememek lazım, takımımıza gayet yardımcı oldular. Hasan Sas'ın yardımları tartışılmaz, ama Keita'nın gideceği zaten kendi milli takımına verdiği önemi ve özeni Galatasaray'da göstermemesinden belliydi. Bir de yazılanlara göre Pino'nun en büyük özelliği "disiplin sevmemesiymiş", ha! bak işte o zaman dogru takıma geldin, bizim takım da disiplini sevmez. Bizimkiler tribünlere trip atar, derbilerde yumruk atıp kırmızı görur, zaten kamp yapmaz.

Bakalım Pino saçına gösterdiği özeni takımımıza gösterecek mi. Baksanıza arkadaşlar, bu saçı örmek zaten saatler sürüyor, acaba uzatması ne kadar sürecek. Tabii bu saçın artı yönü de var, o da arkasından koşan rakip oyuncunun gözüne bu saçı tokat gibi girebilecek olması. Hatta bazıları bu saçın ucuna boncuk takar, öyle yaparsa tamamdır, o zaman arkadan savunmaya gelen rakip defans oyuncuları farkına varmadan ekarte edebilecektir Pino.

Öyle veya böyle artık alındı 3 Milyon Euro'ya. 3 sene bizimle. Senedede 2 milyon Euro alacakmış. Adnan Sezgin'e bize böyle bir oyuncuyu klübümüze kazandırdığı için tesekkur ediyoruz. Pino'ya da kendi dili ile hoşgeldin diyoruz "Bienvenudo a Galatasaray".