

Adnan Sezgin Pino'yu ilk getirdigi zaman hepimiz sasirdik, bu adam Galatasaray'in topcusu olamaz dedik, Pino'da bunu performansi ile dogruladi. Son iki mac disinda etkisiz bir oyun sergileyen Pino'nun gunden gune artan performansi sevindirici.
Ama cok bencil bir oyuncu olmasi da cabasi... Mustafa Sarp'in ilk macinda Pino'ya benciliginden dolayi ettigi kufuru hatirlarsiniz zaten. Futbolcu kardeslerimiz bakin... O maci izleyen binlerce kisi, goruntuleyen bir suru kamera, ve sesleri veren bir cok mikrofonu var, kufur edecekseniz de icinizden edin. Bu nasihatti ettikten sonra sadete geleyim...
Pino'nun bonservisi 3 milyon Euro'ydu, zaten ucuz olmasi onun alinmasini cezbetti, ama senelik maasi 600 bin Euro! Superlig'de en kotu takimda oynayan, adi-sani duyulmamis zenci kardeslerimiz, Brezilyali kardeslerimiz bile bu kadar aliyorlar. Pino'nun Galatasaray oyuncusu olmadigi bu alacaga tamam demesinden bile belli, veya kimbilir belki sozlesmesi sona erecekti, ona yeni sozlesme onermediler, o da zoraki olarak bu rakkama evet dedi.
Bu senelik maasa valla daha iyisini bulamazdik herhalde. Sezgin, 3. sinif oyuncu transferlerinde gercekten cok ekonomik davranmis. Bu kadarcik maas verip zavalli Pino'yu futbolculuk zevklerinden mahrum ediyoruz, oysa ki futbolcu adamd altinda piyasada ki en pahali olmadan, yaninda ulkesinin en unlu mankenlerinden biri olmadan, uzerindeki kiyafetlerin toplami her daim 20 bin Euro'yu gecemeden yasarsa, kolundaki saatin degeri 10-20 bin Euro arasi degilse, ayakkabisi 500 Euro'dan az bir paraysa, uzeri LV'li Louis Vuitton cek-cem bavulu ve kucuk cantasi yoksa nasil iyi performans segiler ki. Uzuldum valla, cebimden her ay Pino'ya para vereyim bari, en azindan cocuk biraz keyiflenir.
Tabii bunun bir de obur yuzu var, o da mesela Lorik Cana'ya 4.5 milyon pound verip, senelik 2 milyon Euro vermek... iste bu dupeduz ENAYILIK! Cana'da senelik 600 bin Euro'dan fazlasini hak eden bir oyuncu kesinlikle degil. Bazi oyuncularin sanslari yaninda oluyor, ve enayi yoneticiler tarafindan transfer ediliyorlar... Bazilari ise, mesela Mondragon gibi, yeni sozlesme onerilmediginden gidiyor ve yeri doldurulamiyor.